
Saç Ekimi & Saç Tedavileri
Saç ekimi gelişen mikro cerrahi aletler ve edinilen tecrübeler ile önemli boyutlara gelmiş olup , ekilen saçlar işlem teknikleri ile doğal sonuçlar elde edilmesini sağlamıştır.
“MOShair olarak bu yazımızda sizlere en güncel saç ekimi yöntemleri ve bu yöntemlerin hasta tercihine olan etkilerinin yanı sıra kullanılan teknikler içerisindeki yenilikler ve endikasyonlar konusunda geniş çaplı bir değerlendirme yer almaktadır.”
Saç cerrahisinin tarihçesi
İlk zamanlarda saç cerrahisi ile donör bölgeden 4 mm çapında büyük delgiler ya da diğer adıyla punchlarla elde edilen greftler nakledilmekteydi. Ayrıca daha çok bıyık, kaş ve sakalda bulunan skarlı alanlar üzerime ekim yapılmaktaydı.
1943 yılına geldiğimizde ise Dr. Tamura günümüzde bulunan tekniklere çok yakın bir uygulama ile sadece tek bir kıl içeren greftler aracılığı ile pubik bölge üzerine transfer yapmayı başarmıştır. Ancak 1945 yılında 2. Dünya savaşının baş göstermesi ile Batı Dünyası oldukça uzun bir süre Dr. Tamura’nın geliştirdiği yöntemden haberdar olamamıştır.
1959 yılında ise Dermatolog Dr. Orentreich, günümüz saç cerrahisinin bilimsel temelini meydana getirecek “donör dominansı” ve “alıcı dominansı” gibi kavramları tanımlayarak saç ekimi konusunda çalışmalara başlamıştır. Saç ekiminde 1980’li yıllara kadar 4 mm çapında delgiler kullanılmasının ardından belirli bir süre sonra Katalan Dermatologlar, geliştirdikleri greft teknikleri ile hem mini hem de mikro saç ekimi yapmaya başlamıştır. 1994 yılına gelindiğinde ise saç ekimi tekniği Dr. Bobby Limmer tarafından büyük ölçüde değiştirilmiştir. Bu yöntem stereomikroskop ve aynı zamanda strip diseksiyonu ile 1, 2 ve 3 kıldan oluşan greftlerin transferlerinin yapılmasına olanak sağlamıştır.
Son olarak 1996 yılında Dermatolog olan Dr. Bernstein ve Dr. Rassman ikilisi kıl gruplarını folliküler ünite (FU) şeklinde tanımlamış ve bunun ardından doğal sonuçların meydana geleceği saç ekimleri yapmak mümkün hale gelmiştir.
Konsültasyon
Konsültasyon, saç ekimi sürecinde elde edilecek olan başarıda oldukça önemli büyük bir önem taşır. Danışan için yapılacak işlemlerin planlanması ve bu işlemler sonucunda ne kadar başarı sağlanıp sağlanamayacağı konusunda bilgi verir.
Genel değerlendirme
Özellikle genç kadın ve erkeklerde özgüven probleminin sık yaşanması nedeniyle hastaların gerçekçi beklentilerine dikkat edilmesinde fayda vardır. Genel olarak erkek AGA için tanısal bir teste ihtiyaç duyulmaz, ancak AGA dışında kalan durumlarda ayrıcı tanının kesinlikle yapılması gerekir.
Saç dökülmesi öyküsü
Saç dökülmelerinde öncelikle güncel durumun göz önüne alınması ve buna bağlı olarak ilerleyen zamanlarda oluşabilecek durumun tahmini yapılarak işlemlerin gerçekleştirilmesi gerekir. Minyatürizasyonun ergenlik çağında başladığı hastalar, 20’li yaşlara geldiğinde saçlarında önemli derecede bir kayıp yaşar. Bu nedenle saç ekimi ile kazanılacak net kazancın hesaplanmasında ekilen saçlardan dökülen saçlar çıkarılır. Ayrıca elde edilen bulgular ışığında ise hastaların hem erken hem de geç dönem beklentileri tekrar değerlendirmeye alınmalıdır.
Fizik muayene
Her kadın ya da erkek herhangi bir şekilde cilt rengi veya kıl tipi ayrımı olmaksızın saç ekimi konusunda uygun bir aday olabilir. Buna göre fizik muayene sırasında saçın tipi (düz, dalgalı, kıvırcık), saçın kalınlığı (kalın, ince) ve donör sıklığı densitometreden faydalanılarak (FU/cm2) tam olarak değerlendirilmelidir.
Diğer yandan kellik derecesinin de net bir şekilde ortaya konması ve değerlendirilmesi gerekir. Bu konuda erkekler için Norwood sınıflaması, kadınlar içinse Ludwig sınıflaması kullanılır.
Ayrıca gelecek dönemlerde ortaya çıkabilecek saç dökülmeleri konusundaki riskleri tam olarak belirlemek ve minyatürizasyonu da ayırt etmek amacıyla dermatoskop kullanımı büyük oranda fayda sağlar.
Yapılan işlemlerin sonucunda kalın ve dalgalı saçlı hastalar düz ve ince saçlı hastalara oranla belirlenmiş olan ve aynı sayıdaki greft sayılarında çok daha hacimli bir sonuç elde eder.
Diğer yandan donör yoğunluğu genel olarak beyaz ırk için 60-100 FU/cm2 şeklindedir. Buna göre 40 FU/cm2’den az olanlar için donör yoğunluğu kötü olarak kabul edilir.
Ekim planlama
Hastanın yaşadığı saç dökülmesi durumu göz önüne alınarak her zaman en uygun zamanlamanın yapılması önem arz eder. Dr. Bernstein Norwood’un saç ekimi için en uygun zaman ile ilgili yaptığı tespitlere göre tip 3 ve üzeri saç dökülmesi modellerinin saç ekimi için daha uygun olacağını belirtmiştir.
Anestezi
Saç ekim uygulamaları yalnızca lokal anestezi ve sedatiflerle de birlikte işleme alınabilir. Genel olarak adrenalin içeriklere sahip olan formların kullanıldığını belirtmek mümkündür. Saç ekimi konusunda en yüksek risk taşıyan bölüm bu kısımda olarak karşımıza çıkar. Çünkü uygulama sırasında tercih edilen lokal anestetikler nedeniyle güvenli doz seviyeleri aşılırsa ya da bu anestetiklerin yanlış bir şekilde inravasküler enjekte edilmesi halinde hayati risk taşıyan durumlar meydana gelebilir.
Köklerin elde edilmesi: Modern ve gelişmiş bir saç ekimi uygulamasında hem strip eksizyonu follicular unit transplantation (FUT) hem de follicular unit extraction (FUE) yönteminde ultra rafine seviyede bulunan FU’ların tercih edilmesi önem arz eder. Çünkü yalnızca bu şartlar altında doğal saç ekimi mümkün olur.
Strip exizyonu: Donör bölge üzerinden alınan 25 – 30 cm arasındaki bir uzunluk ve bunun yanında 1 – 1,5 cm genişlikte olan deri grefti aracılığı ile bir saç kökünün alınması olarak tanımlanır. Greft mikroskop kullanılarak alanında uzman ve deneyimli teknisyenler tarafından FU’lara ayrılır. Bu sırada strip kıl kökleri ve yağ dokusu içermesi gerektiği için yüzeysel olarak alınmasında fayda vardır. (yani sinir ve vasküler hasardan kaçınmak gerekir). Daha sonra ise oluşan yaraların tek ya da iki kademeli olacak şekilde kapatılması gerekir. Donör bölge üzerinde meydana gelecek skarın görünürlüğünü en aza indirgeme adına geliştirilmiş bir teknik olan Trikofitik kapama, bu konuda oldukça etkili sonuçlar ortaya koyar. Trikofitik kapama alt tabaka kapatılmasının ardından alt ya da üst yara kenarında bulunan epitel dokunun 1 mm derinlikte eksizyonu olarak karşımıza çıkar. Böylece skar dokusundan kıl çıkması sağlanır ve kısa saç modellerinde dahi görünür bir skar oluşumu tamamen engellemiş olur.
Greftlerin hazırlanması: Elde edilen strip (şerit) serum genellikle fizyolojik ya da hazırlanmış özel bekletme solüsyonları içerisinde bekletilir. Bunun yanında greftler her zaman mikroskop kullanılarak ve mikro cerrahi aletler yardımı ile FU adı verilen yapılara ayrıştırılır.
FUE: Cerrahi alanında ortaya çıkan eğilim genel olarak en düşük oranda travma ve skar ve bunların tam aksine en hızlı iyileşme süreci yönündedir. Saç ekiminde bahsetmiş olduğumuz bu üç durumdan en çok etkilenen bölgenin donör olduğunu söylemek mümkün olur. Bu nedenle geliştirilmiş olan bu yeni saç ekim yöntemi FUE olarak adlandırılmıştır. Bu yöntemde eliptik bir strip çıkarmanın ve mikroskop altında in vitro koşullarda FU’lara ayrıştırmanın tam aksine uygun delgiler kullanılır ve in vivo şeklinde donör bölgeden FU’lar direkt olarak elde edilir. Ayrıca FUE tekniğinde greftlerin alınmasının haricinde ekim her zaman FUT tekniğinde yapıldığı gibidir. Bu işlem manuel delgi ya da rotasyona yardımcı olan kablosuz kalem motorlar ya da kablolu motorlar yardımı ile gerçekleştirilir. Uygulamanın manuel olarak ya da motor yardımı ile gerçekleştirilmesi arasında fark kişinin cilt yapısıyla doğrudan alakalıdır.
Ekstraksiyon (çekip çıkarma) işlemi 3 farklı aşamada yapılır;
- Tumesan enjeksiyonu: Bu aşamada saçlı deri ile vasküler yapı arasında bir boşluk oluşturulur. Bunun yanında delgi içerisinde bulunan greftin salınmasına da imkan tanınır. Ayrıca 1/75,000 ile 1/150,000 arasında bir değerde yer alan adrenalin içerikleri ile hazırlanır.
- Çevresel kesi: Bu kesiler saç greftini çevreleme görevi üstlenen dermisin hemen altına inecek bir şekilde meydana getirilen kesiler olarak karşımıza çıkar. Motorla ya da manuel olarak gerçekleştirilir.
- Ekstraksiyon: Bu işlem forceps yardımıyla iki el ya da iki kişi kullanılarak FU’nun yerinden çıkarılması olarak tanımlanır. Greftler çıkarıldığı sırada %5 ve üzerinde bir oranda koparsa, transeksiyon yani ekstraksiyon sırasında meydana gelen greft hasarı önemli derecede bir kayıp anlamına gelir.
Saç çizgisinin belirlenmesi: Saç ekimi uygulamasında en önemli aşamalarından biri olarak karşımıza çıkan saç çizgisinin belirlenmesi, sonuçları önemli derecede etkiler. Saç çizgisinin yerinin tam olarak belirlenmesi için çeşitli faktörler ön plana çıkar. Bunlar aşağıdaki gibidir;
- Donör sıklığı
- Açık alanın büyüklüğü
- Kapatılacak alan
- Hastanın yüz anatomisi
İlk olarak yapılması gereken saç çizgisinin yüksekliğini belirlemektir. Bunun yanında saça ait çizginin midfrontalde bulunan kısmının glabellaya olan mesafesi çoğu zaman 7,5 – 9,5 cm arasında değişiklik gösterir. Ayrıca hastanın yüzüne ve sahip olduğu saçların durumuna göre oval, üçgen ya da düz olarak ayarlanması mümkündür.
Alıcı bölgenin hazırlanması, kanalların açılması: Alıcı bölgenin hazırlanması, kanalların açılması: Her ne kadar farklı insizyon aletleri ve bunun yanında farklı teknikler kullanılsa da amaç her zaman elde edilen FU’lar ile hem derinliği hem de genişliği fit kanallar açmaktır. Örnek olarak kısa ve tek kıl içeren zayıf bir FU ile uzun ve 3 kıl içeren güçlü bir FU için aynı büyüklükte kanal açılmaması gerekir. Bunun yanında kanalların açılması için 18 – 22 G özellikli iğneler ya da 0,8 – 1,0 mm genişliğe sahip slit kullanılabilir. Başka bir kanal açma aleti ise farklı boylara sahip olan “Mindi Knife”lar olarak karşımıza çıkar. Bunların yanı sıra kanallar açılırken ortalama 300 – 450 derecede bir açıyla açılması gerekir. Pek çok hasta için 25 – 30 FU/cm2 gibi bir sıklık etkili sonuçlar ortaya çıkaracaktır.
Greftlerin yerleştirilmesi: Greft yerleştirilme işlemleri için genel olarak birbirinden farklı teknikler ve penset ve teknikler tercih edilir. Ancak burada önemli olan en uygun tercihin yapılmasıdır. Ayrıca greft yerleştirme uygulaması saç ekiminin tecrübe ve sabır isteyen en kritik aşamalarından biri olduğunu söylemek mümkündür. Genel olarak bakıldığında greft yerleştirme sırasında 2 ya da 3 asistan görev alır. Ayrıca bu konuda uzman ve deneyimli teknisyenler bir saat gibi kısa bir sürede 400 – 600 arasında greft transfer edebilme özelliğine sahiptir.
AGA dışı saç ekim endikasyonları
Skatrisyel alopesiler: Stabil olarak karşımıza çıkan skatisyel alopesiler saç ekimi uygulamalarında önemli olan diğer endikasyonlar arasında yer alır. Yanık, radyasyon ve travma skarları bunlar bazılarıdır. Ayrıca uygulama önceisnde skarın sahip olduğu kalite ve lokalizasyon hastanın saç ekimi işlemi için uygun olup olmadığı konusunda belirleyici bir rol oynar.
Saç dışı bölgeler: Sadece saç ekimi değil, kaş ve sakal ekimleri de oldukça revaçta olan uygulamalar arasında yer alır. Bu uygulamalarda genelde tek kıl içeren FU’lar tercih sebebi olur. Parietal donör ise tekli kıl içeren folliküllerin yanı sıra ince yapıda kıl içerdikleri için daha çok sakal, kaş ve bıyık gibi transferler işlemlerinde tercih edilir.
Triangular alopesi: Saç ekimi uygulamalarında oldukça yaygın diğer endikasyonlardan biridir. Lezyon içinde inflamasyon ve skar bulunmaz.
Sonuç
Saç ekimi yöntemleri FU’ların keşfedilmesinin ardından tam anlamıyla doğal sonuçların meydana gelmesine imkan tanımıştır. FUE yöntemi sayesinde görünür olarak adlandırılan donör skarına gerek duyulmadan saç ekimi yapmak mümkündür. Ancak bazı hastalarda yeterli donör zenginliği olmadığı ya da açık alanı çok fazla olduğu için tatmin edici sonuçlar almak pek de mümkün olmaz. Bu nedenle gelecek yıllar içerisinde kök hücre çalışmaları ve bunun yanında saç çoğaltma yöntemleri gibi farklı gelişmelerin hayatımızın bir parçası olacağını söylemekte fayda vardır.
Norwood, tip 6 ve tip 7 hastalara FUT ve FUE seanslarının birlikte ya da peş peşe uygulanması gerektiğini ve bu şekilde donörün daha etkin kullanılacağını göstermiştir. Bu uygulamalar sayesinde ise saçsız bölgelerde daha sık ve büyük alanların kolayca kapatılabileceği görülmüştür.
MOSHAİR’da uygulanan saç ekimi yöntemleri ve tedavileri
Safir FUE Saç Ekimi
Saç ekimi, saç derisinde dökülmenin olduğu bölgeler için uygulanan ve bu bölgelerde saç oluşumunu sağlayan ameliyattır. SAPPHİRE FUE Saç Ekimi en çok tercih edilen yöntemdir. Son yıllarda SAPPHİRE FUE Saç Ekimi de oldukça popüler hale gelmiştir.
Saç ekimi, verici alan olan saçlı bölgeden saç greftlerinin çıkarılarak saçsız bölgeye yerleştirilmesiyle gerçekleştirilmektedir. Greftler donör alandan hasta için uygun olan yöntemle alınır ve saçsız bölgeye transfer edilir.
Safir FUE Saç Ekimi Nasıl Yapılır?
Saç ekimi söz konusu olduğunda tercih edilen ana yöntem FUE (Follicular Unit Extraction) olarak bilinmektedir. Kafanın arkası ve yanlarındaki saç folikülleri DHT’ye daha dirençli olduğundan, foliküller küçüldükçe genellikle güçlü ve sağlıklı tüyler üretmeye devam ederler. Bu sağlıklı foliküller saç ekimi sırasında alınır ve kafa derisinin saçsız bölgelerine transplante edilir. Sapphire Saç Ekiminin geleneksel yöntemden farklı olmasının nedeni çelik bıçaklar yerine sapphire uçlu bıçakların kullanılmasıdır.
V şekline sahip olan sapphire uçlu bıçaklar ile foliküller tek tek kafa derisinin donör alanından çıkarılır. Bu foliküller daha sonra, alıcı bölgede yapılan küçük kesilere yerleştirilir. Teknikte uzman olan cerrah, saç greftlerinin normal saçlarınızın doğal yönünde yeniden büyümesini sağlar. Foliküller, daha önce kel olan bölgede güçlü ve sağlıklı kıllar oluştururlar.
Sapphire FUE Saç Ekiminden sonra kafa derisi çok hassas olabilir. Birkaç gün boyunca ağrı kesici almanız gerekebilir. En az 2 gün boyunca kafa derisini saran bir bandaj takılması gerekmektedir. Ayrıca birkaç gün kullanılması gereken antibiyotik veya anti-inflamatuar ilaç da reçete edilebilir. Çoğu insan operasyondan 2 ile 5 gün sonra işe dönebilir.
Ameliyattan 2 ile 3 hafta sonra, ekilen saçlar dökülmeye başlar, ancak birkaç ay içinde yeniden büyüme fark edilecektir. Çoğu insan 6 ile 9 ay sonra yeni saç büyümesinin %80’ını görmektedir.
MOShair’da uzman hekim ve ekibimiz sapphire fue saç ekiminde istediğiniz sonuçları almanıza yardımcı olmaktadır.
DHI Saç Ekimi
Doğrudan Saç Ekimi olarak da bilinen DHI saç ekimi devrim niteliğindeki en son saç ekimi tekniğidir. MOShair olarak amacımız sade ve basittir; size sağlıklı ve doğal görünen bir saç kazandırmak için saç ekim teknolojisindeki en son yenilikleri uygulamak. En son devrim niteliğindeki DHI saç ekimi tekniği, neşter kullanımını ortadan kaldırır ve tüm işlemler ağrısızdır. İşlem tamamlandıktan sonra, yeni saçlar ömür boyu doğal olarak uzamaya devam eder. Bu yeni ve gelişmiş tekniğin temel amacı, saç foliküllerinin sağkalımını ve büyümesini, ciltten uzak durma sürelerini azaltarak arttırmaktır.
Doğrudan saç ekimiyle (DHI) saç kökleri, ekilmesi gereken alana doğrudan tek tek yerleştirilir. Her saç folikülü, DHI’nin benzersiz araçları sayesinde %100 doğal sonuçlar ve maksimum yoğunluk sağlayan belirli bir yöne, açıya ve derinliğe yerleştirilir. DHI saç ekiminin minimal invaziv prosedürü ağrısızdır ve iyileşme hızlıdır. Saçların uzaması 2 ay içerisinde görülebilir ve saçların tam uzaması 8-9 ayda gerçekleşir. İmplant edilen tüyler bir insanın kullanım ömrü boyunca uzamaya devam eder ve dökülmez.
Doğrudan Saç Ekimi birçok hastaya yarar sağlamıştır; ilk olarak, kendi saçlarınızı ektirdiğiniz için %100 doğal sonuçlar verir. İkincisi, neredeyse ağrısız bir işlem olduğundan kan kaybı çok azdır ve manuel olarak yapıldığından saçın derinliği ve yerleşimi çok daha yoğun bir saç uzamasına neden olabilir. Yine doğrudan saç ekiminde aletler, iğneler vb. tek kullanımlıktır ve yüksek güvenlik sağlar.
Günümüz modern çağında ve hızlı tempolu yaşamda insanlar görünüşleri ve imajları konusunda çok seçici ve bilinçlidir ve eğer kaliteli sonuçlar elde etmek istiyorlarsa, doğal olarak en iyiyi seçmeyi tercih ederler. Bu anlamda DHI Saç Ekimi en gelişmiş yöntemdir.
Fakat danışanlarımızın Saç Ekim metodlarında bilmesi gereken en önemli unsur, her cilt yapısının her metoda uygun olmamasıdır . Bu yüzden uzmanımız konsültasyon sürecinde en doğru metodu seçmesi sonuç açısından en doğru planlama olacaktır.
Sakal Ekimi
Çeşitli sebeplerden ötürü (başta genetik olmak üzere) yüz bölgelerinde yeterli tüye sahip olunmaması durumunda sakal-bıyık ekimi tercih edilebilir.Teknolojinin gelişmesiyle beraber, genleriniz veya başka bir faktör sizi engellememelidir.
Saç ekimi artık sadece baş için sınırlanmış değildir ve yüz sakal-bıyık ekimi de erkeklere yardımcı olmak için başarılı bir şekilde yapılmaktadır. MOShair’da en deneyimli uzman ekibimiz ile sakal ekimini başarılı bir şekilde gerçekleştirmektedir. Ancak işleme karar vermeden önce sakal ekimi hakkında bilmeniz gereken birkaç şey var. Bütün bunları bilmek, sakal ekimi hakkında gerçekçi beklentilere sahip olmanıza yardımcı olacaktır.
Saç Ekiminden Farkı Yoktur
Sakal-bıyık ekimi kafa derisi üzerinde gerçekleştirilen geleneksel saç ekimine çok benzer bir süreçtir. Cerrah, kafa derisinin arka kısmından sağlıklı, dirençli kıl folikülleri toplar, tek tek ayırır ve onları yüzünüzdeki ihtiyaç alanlarına nakleder.
Bir sakal ekimi için uygunluğunuz öncelikli olarak donör bölgenin yeterliliğine bağlıdır.
En doğru bilgiye ulaşmak için lütfen bizimle iletişime geçin .
FUE Tekniği Kullanılır
Transplantasyon için sadece birkaç yüz grefte ihtiyacınız varsa, cerrahınız size en az invaziv olan ve herhangi bir yara izi bırakmadığı için FUE tekniğini seçmenizi tavsiye edecektir. Sakal-bıyık ekiminde FUE saç kökü alma tekniği ile foliküller tek tek çıkarılarak, ilgili alanda küçük bir iğne ucu kadar açılan alanlara nakledilmektedir.
Saçlı deride yapılan bir saç ekimi gibi, sakal ekimi de iyileşme belirtileri göstermeden önce birkaç ay süren zaman alıcı bir süreçtir. Ekilen sakallar başlangıçta dökülecektir. Yeni büyüme 4 ile 5 ay sonra belirginleşecek ve tam sonuçların görülebilmesi için genellikle bir yıldan fazla zaman gerekecektir.
Growth faktör
Saç growth faktör diğer adıyla büyüme faktörü tedavisi olarak karşımıza çıkar. Saçların sağlıklı bir şekilde uzamasına yardımcı olan bu tedavi yöntemi, aynı zamanda saçlarda büyüme ve gelişmeye olumlu etkilerde bulunur. Çok fazla sayıda büyüme faktörü içeren bir kür olan bu tedavi yöntemi, alanında uzman hekimler tarafından uygulamaya alınır. Zayıf saç tellerini güçlendiren bu uygulama, aynı zamanda saç dökülmelerini de önler. Ayrıca sadece saçlarda değil, kaş ve sakallarda da uygulanabilen bir tedavi yöntemidir. Saç Growth Faktör Tedavisi Nasıl Yapılır?
Tedavinin uygulanışında skinstamp olarak adlandırılan 0,8 mm uzunluğa sahip mikro iğneleri bulunan bir mekanizma kullanılır.
Skinstamp ile öncelikle saç derisinde mikro kanallar açılır.
Açılan mikro kanallar aracılığıyla 33 büyüme faktörünü içinde barındıran kür saç derisine enjekte edilir.
Bu şekilde saç derisinde yer alan foliküller beslenir ve saçların daha sağlıklı büyümesi sağlanır.
Growth faktör uygulaması hiçbir şekilde yan etkisi bulunmayan bir uygulamadır. İşlemler sırasında hafif denebilecek seviyelerde ağrı hissedilir, ancak lokal anestezi kullanılmaz. Uygulama yaklaşık olarak 15 dakika gibi kısa bir süre içerisinde tamamlanır. Ayrıca seans sayısı genel olarak kişinin saç kalitesine, saç dökülme oranına ve cinsiyetine göre farklılık gösterir.
Saç Growth Faktör Tedavisinin Etkileri Nelerdir?
Saç growth faktör tedavisinin etkileri genel olarak 4. Seans ardından görülmeye başlar. Ayrıca kullanılan saç bakım kürünün başarı oranı yüzde 87 olarak karşımıza çıkar. İstenen sonuçların alınması için tedavinin en az 15 gün aralıklar ile yapılması tavsiye edilir. Tedavi sonrasında ilk sonuçlar ortalama 8 ila 12 hafta arasında ortaya çıkar. Bu süre içerisinde saçlar kalınlaşır ve daha gür çıkmaya başlar. Ayrıca isteğe bağlı olarak iki kür kombine edilerek Growth Faktör saç tedavisinde daha sağlıklı saçlara sahip olmak mümkündür. Hem kadınlar hem de erkekler için uygun olan Growth Faktör tedavisi, zayıf saç tellerine sahip olan ya da dökülme problemi yaşayan herkese rahatlıkla uygulanabilir. Ayrıca saç ekimi yaptıran kişiler de kalın ve gür saç tellerine sahip olmak adına bu tedavi yöntemini deneyebilir.